” Kur’andan ayrılmayın! Çünkü O, Allah’ın sofrasıdır. Kim Allah’ın sofrasından yararlanmak isterse, gayret etsin. Zira ilim öğrenmekle olur. ”
Hz. Muhammed (S.A.V)
1980 Yozgat doğumludur. Bursa’da yaşamaktadır. Tarih ve İlahiyat bölümlerinde lisans eğitimi almıştır. Sulu Tarım, Arıcılık, Besicilik faaliyetlerinde bulunan kendi aile şirketinin yöneticisidir.
Risale-i Nur Işığında Kur’an ve İman Hakikatleri üzerine güncel çalışmalar yapmaktadır. Yurt içi ve yurtdışında sohbet, seminer, söyleşi ve konferanslara iştirak etmektedir. Kaleme aldığı kitaplarda çalışmalarını ve fikirlerini derleyerek okurlarına ulaştırmaktadır.
Hisar Kapısı Sosyal Medya Ekibini yönetmektedir. Hisar Kapısı ve Said Şaşmaz markalarıyla Sosyal medya platformlarında söyleşi ve sohbetleri yayınlanmaktadır.
İmana susamış gönüllere, iman hakikatlerinin ulaşması ve ulaştırılması adına, Hisar Kapısını sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Sözler
Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Ferâiz-i İlâhiye ise hafiftir, azdır.
Sözler
Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O keyfinize kâfidir.
Lem'alar
İşlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.
İMTİHANIN ANLAMI VE İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ: RİSALE-İ NUR PENCERESİNDEN BİR BAKIŞ İmtihan, insan hayatının vazgeçilmez bir gerçeğidir ve bu konuda Risale-i Nur, derinlemesine bir bakış sunar. İnsanın dünya hayatındaki varlık sebebini ve bu süreçte geçirdiği imtihanları açıklarken, Risale-i Nur, insanın yaratılış gayesine dair derin kavrayışlar sunar. Bediüzzaman Said Nursi, eserlerinde
Bilindiği gibi insanın hayattan zevk almasını azaltan önemli bir etken hastalık ve sair musibetlerdir. Bazen bu tür sıkıntılara derecelerine göre giriftar olanlar intiharı bile tercih edebiliyorlar. Bu nedenle ekser insana hitap eden bir mutluluk modelinde ya bu aksaklıkları tamamen ortadan kaldırmalı veya bunlarla dahi mutlu olmanın yolunu bulmalı. Bediüzzaman, oluşturduğu
Bu âlem ve içindeki varlıklar, bir yandan kendilerine mahsus tesbihlerini yaparken, öte yandan hâl diliyle durmadan konuşur ve akıl sahiplerinin dikkatini çekerler. Meselâ, insanı hiç tanımayan, dil nedir, tat nedir, renk nedir, koku nedir, vitamin nedir bilmeyen meyve ağaçları insana çok yönlü faydalar sağlayacak meyvelerini vermekle hal diliyle onu düşünmeye
